Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği tarafından düzenlenen “Avrupa’nın Güvenliğini Şekillendirmek – Geleceğe Yönelik Rotayı Belirlemek” başlıklı panel, Avrupa’nın karşı karşıya olduğu güvenlik tehditleri ve Türkiye’nin bu süreçteki rolüne dair kritik değerlendirmelere sahne oldu.
Goethe-Institut Ankara’daki etkinlik, akademi, diplomasi ve düşünce kuruluşlarının önemli isimlerini bir araya getirdi.
Panelin açılış konuşmalarını Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Henning Simon ve Bundeswehr Münih Üniversitesi Uluslararası Politika Profesörü Dr. Carlo Masala yaptı.
Simon, Türkiye’nin arabuluculuğunda İstanbul’da gerçekleştirilmesi planlanan Rusya-Ukrayna barış müzakerelerine dikkat çekerek, panelin zamanlamasını ve içeriğini “yerinde bir adım” olarak değerlendirdi.
Prof. Dr. Masala ise Avrupa'nın güvenliğine yönelik "üç başlı tehdit" tanımını yaparak, yeni Rusya emperyalizmi, ABD'nin Avrupa'dan kademeli çekilişi ve hibrit savaş yöntemlerine işaret etti. Masala, özellikle dezenformasyonun liberal demokrasilere olan güveni sarstığını vurguladı.
Panelin moderatörlüğünü gazeteci Barçın Yinanç’ın üstlendiği oturumda; Prof. Dr. Masala'nın yanı sıra SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş ve ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı da konuşmacı olarak yer aldı.
Prof. Dr. Yeşiltaş, çok kutupluluğun yükseldiği bir dönemde kurallara dayalı uluslararası düzenin sorgulanmaya başlandığını belirtti. Türkiye'nin Avrupa güvenlik mimarisinde rol almak istediğini vurgulayan Yeşiltaş, AB'nin Türkiye'yi karar alma süreçlerinden dışlayıp güvenlik yükünü paylaşmasını beklemesini çelişkili bir yaklaşım olarak nitelendirdi.
Prof. Dr. Masala ise güvenlik tehditlerinin sadece AB sınırlarıyla sınırlı olmadığını, geniş kapsamlı bir Avrupa koalisyonunun gerekliliğini savundu. Masala, Almanya’nın Türkiye ile daha güçlü bir savunma işbirliği kurmaya yönelik niyet taşıdığını da sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ise AB, ABD ve Rusya’yı "üç güç merkezi" olarak tanımlayarak, Türkiye’nin bu aktörlerle ilişkilerini yeniden şekillendirdiği kritik bir dönemeçte olduğunu ifade etti. Bağcı, Türkiye’nin jeopolitik konumunun bu süreçte vazgeçilmez bir unsur olarak öne çıktığını kaydetti.