Bayram dolayısıyla yakınlarıyla bir araya gelen huzurevi sakinleri, çocukluk yıllarındaki bayramlara dair anılarını paylaştı. Bir yıldır huzurevinde kalan emekli öğretmen Gönül Şimşek, bayramlaşma programında arkadaşlarıyla bir araya geldiklerini belirterek, “Çocuklarım ve akrabalarım uzakta, telefondan görüştük ama yine de mutlu oldum. Sağ olsunlar sık sık ziyarete gelirler.” dedi.
Beş yıldır huzurevinde kalan Cemil Gürkan ise yedi çocuğu olduğunu ve geçmişte çok güzel bayramlar geçirdiklerini belirterek, “Buradaki arkadaşlarımızla da aile gibi olduk. Bayramları burada da güzel geçiriyoruz.” dedi.
"O GÜNLERE DÖNMEYİ İSTERDİM"
Huzurevinin en yaşlı sakinlerinden, 106 yaşındaki orman yüksek mühendisi emeklisi Halil İbrahim Gökoğlu, geçmiş bayramları anlatarak duygulandırdı. Gökoğlu, “Çocukluk devremizin bayramları bambaşkaydı. Sultanahmet Meydanı’nda, Kadırga’da at sırtında gezerdik, bisiklete binerdik. Gençlik Parkı’na gider, dönme dolaba binerdik” diyerek geçmişe duyduğu özlemi dile getirdi.
“O günleri özlüyor musunuz?” sorusuna içtenlikle yanıt veren Gökoğlu, “Özlemez olur muyum? Keşke o günlere dönebilsek. Rabb’imize dua etsek de bizi o devre götürse.” ifadelerini kullandı.
Gökoğlu, bayramlarda büyükleri ziyaret etmenin önemine de dikkat çekerek, “İki kelime bile olsa konuşmak, biz yaşlıları hayata bağlar. Tatile gideceklerse büyüklerini de yanlarında götürsünler. Yaşlanmak, hayattan kopmak demek değil” diyerek gençlere çağrıda bulundu.
"BAYRAM COŞKUSU ÇOCUKLUKTA YAŞANIYOR"
Yaklaşık bir yıldır huzurevinde kalan Emel Çetin de bayram coşkusunun daha çok çocuklukta hissedildiğini belirtti. Bayramda tatil yerine aile büyüklerinin ziyaret edilmesi gerektiğini vurgulayan Çetin, “365 günde iki bayramımız var. Anneler, babalar, dedeler bekliyor. Önce bayramlaşsınlar, sonra tatile gitsinler. Koşa koşa tatile gitmenin bir anlamı yok.” diye konuştu.
“ONLAR YALNIZ KALMASIN”
Sekiz yıldır huzurevinde kalan emekli öğretmen Nurten Ünal, ailesinin bayram ziyaretinden büyük mutluluk duyduğunu belirtirken, oğlu Ünver Ünal da annesini hiçbir zaman yalnız bırakmadığını söyledi.
“Anne ve babalarımız başımızın tacı. Onları yalnız bırakmak olmaz” diyen Ünver Ünal, huzurevlerinin yanlış anlaşıldığını belirterek, “Burada annem çok daha rahat. Kendi işini yapıyor ama arkadaşlık da istiyor. Evde ne kadar ilgilenirsem ilgileneyim, onun ihtiyaç duyduğu sosyal ortamı ancak burada bulabiliyor.” diye konuştu.